Yaklaşık yarım saat önce gönderdiği ekran görüntüsünde şarjının yüzde altmış dört olduğunu görmüş biri olarak, “Canım şarjım bitiyor, Ferruh beni eve bırakacak, sabah ararım” mesajına inanmamı bekliyor olmasına hayli içerlemiştim. Zaten öyle, “canım”lık “aşkım”lık bir durumumuz yok. Hissedilmeden, zırt pırt söylenmek suretiyle içi boşaltılmış, anlamını yitirmiş sözcükler bunlar. Lafügüzaf. İki kere çıkmışlığımız, bir kere sevişmişliğimiz var. Hepsi bu. İyi sevişiyor olmasının konumuzla bir ilgisi olmadığı için oralara girmiyorum. Ve fakat Yeliz’in Ferruh’la sevişebilme ihtimali aklıma gelince çıldıracak gibi oluyorum. Sevişir sevişir. Bana n’oluyor ki? Nasıl sevişir canım, olur mu öyle şey? Öyle her önüne gelenle yatılır mı? Acaba ona da “aşkım”, “canım” diyor mudur? Sokağın, apartmanın, yeni taşınan komşu kızların, Allahsız ateistlerin, cep mesajlarının, kına gecesinin, kısa filmlerin, gözyaşının, bakkalın, annelerin ve kavgaların sesiyle Uğur Mıstaçoğlu. Biraz şaşkın, çokça neşeli ve epeyce geveze. Sonra patlayan tekerler. Sonra hevesler. Sonra rüyalar. Sağ Elim Doluydu kısa, iyimser hikâyeler. Güneş her gün doğuyor, gerisini âşıklara sorun.
# | Site | Esktra Bilgi |
---|